11 Eylül 2010 Cumartesi

Aklım Karıştı

Hangi rüzgar attı seni , niye döndün ki geri? küllenip giderken acılar kendi kendime yaşamaya, donmuş bir gözyaşı gibi akan yaşantıma alışıyordum, öğreniyorsum savaşıyordum kusura bakma başarıyordum.aklım buz gibi yanına koştu ellerim ellerine kaçtı bu ziyaret amacını aştı kaderim yolundan şaştı yüreğim bana karşı çıktı karışmam bu iş beni aştı yüne aklım çok karıştı....Ötesi yok.Bu gün beni anlatan en iyi şarkı.
11.09.10

Bir de bu şiir ;
AYDINLIK NEYİN OLUYOR SENİN?

aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı
yüzünde yalazını gezdirdiğin
saçlarından tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin

ayışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin
uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğu an elin
güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin

 ATTİLA İLHAN

Bayram Sevinci

'Ahh ah o eski bayramlar nerde' cümlesi bir klişeleşmiştir.Hala elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz geçmişe özlem duyuyoruz.tamam belki gerçekten de eski bayramlar şimdiki bayramlardan daha güzeldi ama bence şimdiki bayramlar da çok güzel.Bu bayram da ailemle geçirdiğim bayramlardan biri.Akraba ziyaretleri,Akhisar'a yeni yapılan göletteki eğlenceler , çocukların vazgeçilmezi şeker ve lunapark , bayramı bayram yapan vazgeçilmezlerimizden.Bu bayram Akhisar Belediyesi 6 Eylül Akhisar'ın kurtuluşu ve Ramazan -Şeker- Bayramının çok yakın tarihlere denk gelmesi sebebiyle ortak bir konser düzenledi.Emre Altuğ'u Akhisar'ımızda konuk ettik.Havai fişek gösterisi eşliğinde 10. yıl marşımızı söyledik göklere , Emre Altuğ'un muhteşem şarkılarıyla dans edip eğlendik.normalde orta büyüklükte bir ilçe olan Akhisar'da saat 00.00 sularında hayat durmuş olurdu ama bayram vesilesiyle herkes kendini gölete atmış.birbirinden renkli eğlencelere kaptırmıştı kendini.Uzun lafın kısası herkesin böyle mutlu huzurlu sevdikleriyle birlikte bir bayram geçirmesi dileğiyle =)




4 Eylül 2010 Cumartesi

Özgün olmak-olmamak-olamamak sorunsalı

İnsanları anlayamıyorum.Mesela sık sık karşıma çıkan bi durum var kafamda düşünüyorum sürekli ben mi hata yapıyorum diye ama bulamıyorum bu sorgulayış belki de karşımdaki insanı suçlayamamamdan kaynaklanıyordur herneyse.İnsan etkileşimden ayrı bir şekilde yaşayabilir mi? Saf olabilir mi  ya da özgün ? Bence toplum içerisinde yaşayan insan ne koşulda olursa olsun etkileşimden kaçamaz.En basit örneğiyle şöyle izah edebilirim ki yoldan geçen bi kız çok güzel bi elbise giymiştir beğenirsiniz ve o elbisenin bi benzerinden kendinize de bir tane alırsınız.bu özentilik midir ? ya da  bi arkadaşınız fotoğraf çekmeyi çok seviyodur onun fotoğrafçılıkta kullandığı teknikleri ,fotoğrafı çektiği açıyı çok beğenirsiniz o arkadaşınız size fotoğraf çekmeyi sevdirmiştir fotoğrafçılığı sizin ilginiz haline getirmiştir.Çok sevdiğim bi arkadaşımdan çok sevdiğim bir şey katmışımdır hayatıma.bi hobi.Şimdi bu sevdiğiniz arkadaşınız kalkıp size sen özentisin derse sormak lazım kendisi çok mu özgündür dünyada onun gibi fotoğraf çeken 1 kişi vardır yalnızca diyebilir misiniz?
Şu an çok dalgın , şaşkın olduğum için bu sorulara cevap veremiyorum kafam karmakarışık bir durumda.Ya bu arkadaş sizin gerçek dostunuz değildir ya da siz hatalısınız dünyada keşfedilmemiş fotoğrafçılık tekniği bulmak zorundasınız.Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen ...
                                                                                                                              
 
                                                                                                                M.A.

3 Eylül 2010 Cuma

Uzun zamandır anneannemi ziyaret etmemiştim.

Bir Öğleden sonra Keyfi...

Etipuf, kahve ve çikolata =))

Akdeniz'e Yolculuk

Üniversitenin ilk yılı bittiğinde İstanbul'a  '3 aylık' veda etme zamanı gelmişti.Kafamda ise bu yaz gerçekleştirmek istediğim planlar vardı.İlki en kısa zamanda tekrar İstanbul'a dönmek ikincisi ise Antalya'da ve Alanya'da bulunan arkadaşlarımı ziyaret vasıtasıyla hiç gitmediğim Akdeniz'e gitmekti.İstanbul'a nasılsa eylül ayında okullar açıldığında zorunlu olarak dönecektim.Fakat antalya'ya gitmek her zaman nasip olmazdı bana =) Bu yüzden Akdeniz  yolculuğunu seçtim ve iyi ki seçmişim hayatım boyunca unutamayacağım bir tatil oldu. 26 Temmuz 2010 pazartesi sabahı saat 11:00 da Antalya'ya hareket ettim.yol boyunca sırasıyla İzmir,Aydın,Denizli,Burdur ve sonrasında Antalya'ya geldik.Yaklaşık 9 saat süren bir yolculuktan sonra Antalya merkezde indim.Sevgili internet arkadaşım olan Merviş ile tanıştık önce.aslında birbirimizi tanıyoruz ama yüz yüze olmak bir başka.Antalya Dokuma mevkinde bulunan evlerine geldik.O gece sohbet ettik bol bol dinlendim ve ardından yarının planını yaptık Kemer yakınlarında bulunan antik kent Phaselis'e gidecektik.27 temmuz sabahı Mervişin babası bizi arabasıyla aldı ve Kemer'e doğru hareket ettik.yollar tıpkı coğrafya dersinde anlatıldığı gibi kıvrım kıvrım torosların gölgesinde yeşil ve mavinin bir arada bulunduğu bir şehirdeydim =) Phaselis büyülü bir yer.Phaselis antik kenti  M.Ö. 7. yy da rodoslu kolonistlerce kurulmuş.Antik kenti gezdikten sonra Tekirova'ya gittik Tekirova'da kocaman bir alabalık yedim o kadar lezzetliydi ki...Ertesi güngideceğimiz adres meşhur Düden Şelalesi ve Kaleiçiydi.Önce Düden şelalesine gittik , ardından Kaleiçi'ne.Kaleiçi'ne gitmişken arkadaşlarla birlikte yat turu yapalım dedik =) Antalya'nın boğucu havasını yat turuyla biraz hafifletmiş olduk.Ardından ise Antalya müzesini gezdik.Ertesi gün ben Antalya'ya doyamadan Alanya yoluna çıktım.Alanya'da canımdan çok sevdiğim arkadaşım Melekimin yanına gidecektim.

28Temmuz2010 çarşamba akşamı alanya yoluna çıktım antalya alanya arası çok uzak yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından melekime kavuştum.İstanbuldan ayrılalı 1.5 ay olmuştu.Onu o kadar çok özlemişim ki...Onu görmemle birlikte göz yaşlarına boğuldum İstanbulda öğrencilik hayatınızda aileniz yanınızda olmadığından en sevdiğiniz arkadaşlarınız 24 saatinizi birlikte geçirdikleriniz en kıymetlileriniz oluyor melek de benim için öyle.evlerine doğru yola çıktık balkondan baktığımda Alanya Kalesinin ışıkları parlıyordu.Benimse içimde yeni bir şehri - şehir diyorum Alanya'ya ilçe demek hata olur çünkü =) - keşfetmenin verdiği heyecanla kalbim çarpıyordu.O gece melekimle bol bol hasret gidererek uyudum =)

Alanya'da yaşadıklarımı bir sonraki gün yazacağım bu günlük benden bu kadar =)